31 Ocak 2009 Cumartesi

Arab'ın Eşeği

Ankara İlahiyattan Prof Hayri Kırbaşoğlu'nun tercüme ettiği   Mohamed Abbas Orabi'ye ait mail. Bir eşek hikayesi ….


حمير العرب

ARAB'IN EŞEĞİ

دخل حمار مزرعة رجل


Adamın birisinin tarlasına bir eşek girer  

وبدأ يأكل من زرعه الذي تعب في حرثه وبذره وسقيه؟

Sürüp ekip sulamak için ter döktüğü tarladaki ekinleri yemeye başlar

كيف يُـخرج الحمار؟؟

Şimdi bu eşeği nasıl çıkarsın adam?

سؤال محير ؟؟؟

Cevap vermesi zor bir soru!!!

أسرع الرجل إلى البيت

Adam hemen hızla eve gider

جاء بعدَّةِ الشغل

Alet edevatlarını getirir

القضية لا تحتمل التأخير

İşin beklemeye tahammülü yok!

أحضر عصا طويلة ومطرقة ومساميروقطعة كبيرة من الكرتون المقوى
Uzun bir sopa ,bir çekiç,bir miktar çivi ve bir de büyükçe bir tabaka mukavva getirir
كتب على الكرتون
Mukavvanın üzerine şöyle yazar:
يا حمار أخرج من مزرعتي

“Ey eşek tarlamdam çık!”

ثبت الكرتون بالعصا الطويلة 
Sonra mukavvayı uzun sopaya çakar
بالمطرقة والمسمار
Çivi ve çekiçle 
ذهب إلى حيث الحمار يرعى في المزرعة
Tarladaki ekinleri yemekte olan eşeğin yanına varır
رفع اللوحة عالياً
Elindeki pankartı kaldırır
وقف رافعًا اللوحة منذ الصباح الباكر
ve sabahın köründen itibaren elinde pankartla dikilir
حتى غروب الشمس
Tâ güneş batıncaya kadar
ولكن الحمار لم يخرج
Fakat eşek çıkmaz!
حار الرجل
Adam şaşkındır
'ربما لم يفهم الحمار ما كتبتُ على اللوحة'
“Belki de eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?”


رجع إلى البيت ونام

Eve döner ve yatar uyur

في الصباح التالي
Ertesi sabah
صنع عددًا كبيرًا من اللوحات
Çok sayıda pankart hazırlar
ونادي أولاده وجيرانه

Çocuklarını ve komşularını da çağırır

واستنفر أهل القرية

Köy halkını galeyena getirir

'يعنى عمل مؤتمر قمة'

“Yani bir zirve toplar”

صف الناس في طوابير

İnsanları kuyruklar halinde dizer

يحملون لوحات كثيرة
Ellerinde pankartlar:
أخرج يا حمار من المزرعة
“Ey eşek tarladan çık!”
الموت للحمير
“Eşeğe ölüm!”
يا ويلك يا حمار من راعي الداروتحلقوا حول الحقل الذي فيه الحمار
“Yazıklar olsun sana ey eşek tarla sahibinden ne istiyorsun?” Eşeğin ekinleri yemekte olduğu tarlanın etrafını çevirirler
وبدءوا يهتفون
Başlarlar slogan atmaya:
اخرج يا حمار. اخرج أحسن لك
“Çık ey eşek, çıkmazsan fena olur!”
والحمار حمار
Eşek eşek !
يأكل ولا يهتم بما يحدث حوله
Yemeğe devam eder ve etrafında olup bitenlere dönüp bakmaz bile
غربت شمس اليوم الثاني
Ertesi gün de güneş batar
وقد تعب الناس من الصراخ والهتاف وبحت أصواتهم
İnsanlar bağırmaktan,slogan atmaktan yorulmuş ve sesleri kısılmıştır
فلما رأوا الحمار غير مبالٍ بهم رجعوا إلى بيوتهم
Bakarlar ki eşek kendilerine aldırmıyor, dönerler evlerine
يفكرون في طريقة أخرى
Başka bir çözüm bulmak lazım!
في صباح اليوم الثالث
Üçüncü günü sabahı
جلس الرجل في بيته يصنع شيئاً آخر
Adam evinde başka birşey yapmağa girişir
خطة جديدة لإخراج الحمار
Eşeği çıkarmak için yeni bir plan
فالزرع أوشك على النهاية
Çünkü ekinler ha bitti ha bitecek
خرج الرجل باختراعه الجديد
Adam yeni icadını getirir
نموذج مجسم لحمار
Eşeğin kuklası
يشبه إلى حد بعيد الحمار الأصلي
Gerçek eşeğe çok benziyor
ولما جاء إلى حيث الحمار يأكل في المزرعة
Eşeğin tarlada ekinleri yediği yere gelince
وأمام نظر الحمار
Eşeğin gözleri önünde
وحشود القرية المنادية بخروج الحمار
Eşeğe çıkması için bağırıp duran kalabalık köylülerin önünde
سكب البنزين على النموذج
Maket üzerine benzin döker
وأحرقه
ve ateşe verir
فكبّر الحشد
Kalabalıklar tekbir getirir
نظر الحمار إلى حيث النار
Eşek de ateşin olduğu yere bakar
ثم رجع يأكل في المزرعة بلا مبالاة
sonra da umursamaksızın tarlada otlamaya devam eder
يا له من حمار عنيد
Amma da inatçı eşekmiş yahu!
لا يفهم
Laftan anlamıyor
أرسلوا وفدًا ليتفاوض مع الحمار
Bu sefer eşekle görüşmek için heyet gönderirler
قالوا له: صاحب المزرعة يريدك أن تخرج
Derler ki: Tarla sahibi kendisinin tarlasından çıkmanı istiyor
وهو صاحب الحق
Haklı olan o !
وعليك أن تخرج
Sana düşen çıkıp gitmek
الحمار ينظر إليهم
Eşek hala onlara bakar
ثم يعود للأكل
Sonra otlamaya devam eder
لا يكترث بهم
Hiç onlara aldırmaz
بعد عدة محاولات
Başarısız birkaç girişimden sonra
أرسل الرجل وسيطاً آخر
Adam başka bir aracı gönderir
قال للحمار
Aracı eşeğe der ki:
صاحب المزرعة مستعد
Tarla sahibi hazır
للتنازل لك عن بعض من مساحته
Tarlanın bir kısmından vazgeçmeye
الحمار يأكل ولا يرد
Eşek yemeye devam eder,dönüp bakmaz bile
ثلثه
Üçte birini sana vermeye razı!
الحمار لا يرد
Eşek yine cevap vermez
نصفه
“Yarısını verecek!”
الحمار لا يرد
Eşekte yine cevap yok
طيب
Peki peki!
حدد المساحة التي تريدها ولكن لا تتجاوزه
İstediğin kadar alanı sen belirle,ama belirlediğin alanın dışına çıkma
رفع الحمار رأسه
Eşek başını kaldırır
وقد شبع من الأكل
Artık yiye yiye iyice doymuştur
ومشى قليلاً إلى طرف الحقل
Tarlanın kenarına doğru biraz ilerler
وهو ينظر إلى الجمع ويفكر
Kalabalığa bakar ve düşünür
فرح الناس
İnsanlar sevinirler
لقد وافق الحمار أخيراً
Nihayet eşek anlaşmaya yanaştı
أحضر صاحب المزرعة الأخشاب
Tarla sahibi tahtaları getirir
وسيَّج المزرعة وقسمها نصفين
Tarlayı iikiye böler ve ???????
وترك للحمار النصف الذي هو واقف فيه
Eşeğin olduğu hisseyi ona bırakır
في صباح اليوم التالي
Ertesi sabah
كانت المفاجأة لصاحب المزرعة
Tarla sahibini bir sürpriz beklemektedir
لقد ترك الحمار نصيبه
Eşek kendi hissesini bırakmış
ودخل في نصيب صاحب المزرعة
Tarla sahibinin hissesine dalmış
وأخذ يأكل
otlamaya burada devam ediyor
رجع أخونا مرة أخرى إلى اللوحات
Kardeşimiz tekrar pankartlara müracaat eder
والمظاهرات
ve mitinglere
يبدو أنه لا فائدة
Anlaşılan faydası yok
هذا الحمار لا يفهم
Bu eşek laftan anlamıyor
إنه ليس من حمير المنطقة
Galiba bu , bu yörenin eşeği değil
لقد جاء من قرية أخرى
Herhalde başka bir köyden gelme
بدأ الرجل يفكر في ترك المزرعة بكاملها للحمار
Adam artık tarlanın tamamını eşeğe bırakmayı 

والذهاب إلى قرية أخرى لتأسيس مزرعة أخرى
ve başka bir köye gidip yeni bir tarla edinmeyi düşünmeye başlar
وأمام دهشة جميع الحاضرين وفي مشهد من الحشد العظيم
Orada hazır bulunanların ve büyük kalabalığın gözleri önünde
حيث لم يبقَ أحد من القرية إلا وقد حضر
Köydeki son insanın bile hazır olduğu bu kalabalık huzurunda
ليشارك في المحاولات اليائسة 
Bu ümitsizce çabalara
لإخراج الحمار المحتل العنيد المتكبر المتسلط المؤذي
işgalci,inatçı,mütekebbir, saldırgan ve zarar kaynağı eşeği çıkarmak için sergilenen bu çabalara katkıda bulunmak için
جاء غلام صغير
küçük bir oğlan çocuğu da gelmişti
خرج من بين الصفوف
Çocuk kalabalıkları yararak
دخل إلى الحقل
tarlaya girdi
تقدم إلى الحمار
eşeğin yanına vardı
وضرب الحمار بعصا صغيرة على قفاه
küçük bir sopa ile eşeğin kıçına vurdu
فإذا به يركض خارج الحقل ..
O da ne:Eşek dört nala tarlayı terkediyor!!!
'يا الله' صاح الجميع ....
“ Hay Allah!” diye bağırır herkes
لقد فضحَنا هذا الصغير
“Bu ufaklık hepimizi rezil etti”
وسيجعل منا أضحوكة القرى التي حولنا

 Hepimizi komşu köyler nezdindede maskara edecek

فما كان منهم إلا أن قـَـتلوا الغلام وأعادوا الحمار إلى المزرعة

ثم أذاعوا أن الطفل شهيد !!

Hemen oğlan çocuğunu oracıkta öldürürler , eşeği de tekrar tarlaya sokarlar ve çocuğun “şehit olduğu” haberini etrafa yayarlar  

17 Ocak 2009 Cumartesi

Reuters'in Dünyaya Gönderdiği Fotoğraf

Yemen'de düzenlenen İsrail protestosunda insanları taşıdığı fotoğraf tüylerimi diken diken etti.





Arap dünyası, o kadar zamadan sonra kafasını kuma sokmaktan vazgeçip zulme hayır diyerek sesini yükselten bir Türk liderini yeniden baştacı ediyor!







10 Ocak 2009 Cumartesi

Senin Saçların Daha Güzel Gazze

Gazze uyan geç kaldın okula. Erken yat diyorum sana. Uykunu alamıyorsun. Gazze uyan yüzünü yıka kızım.

Gazze kahvaltın hazır hala uyanmadın mı? Sütün soğuyor ama.

Gazze pazarlık yok! Tabağındakiler bitecek, az bir şey koydum zaten. Hadi kızım oyalanma okula geç kalıyorsun.

Gazze çantan hazır mı? Kitapların çantanda mı?

Annen seni bekliyor tarağı ve tokalarını al. İstediğin renkleri alabilirsin. Biraz sabret ağlama hemen. Saçların içiçe geçmiş. Açılmazsa sonra daha çok acıtır.

Gazze çıkıyoruz kızım. Derslerine dikkat et, öğretmenine iyi kulak ver. Merak etme gelirim, seni ne zaman okulda bıraktık kızım? Her zaman aynı şeyi söylüyorsun. Tamam geç kalmam. Üzerine bir şeyler giymeden bahçeye çıkma Gazze. Hava çok soğuk, hasta olursun.

İyi dersler Gazze.

**

Okul nasıl geçti kızım? Beslenme çantandakileri yedin mi Gazze?

Tamam giderken dergi alırız kızım. Ama bu sefer diğerinden alalım hep aynı dergiyi tutturuyorsun Gazze. Hem bak o kız hiç bize benzemiyor. Saçmalama kızım senin saçların daha güzel. Hem herkesin saçlarının düz ve sarı olması gerekmiyor.

Senin saçların daha güzel Gazze.

Tamam bugün birlikte okuruz kızım. Şiir de okuruz Gazze.

Gazze annene yardım edecek misin mutfakta? Tamam çorbayı sen karıştır kızım. Fazla televizyona takılmak yok ona göre. Ödev verdi mi öğretmenin? Yardım ederim kızım.

Sümeyye’lere hafta sonu gideriz Gazze. Ona da dergi alırız elbette.

**

Kızım bu saatte dışarı çıkılmaz.

Gazze onlar havai fişek değil kızım. Onlar bomba! İçeri gir kızım pencereden bakma. Gökyüzünde parlayan her şey bomba Gazze.

Misket, bombanın adı Gazze.

Bombanın adı misket.

**

Akşam erken yat Gazze olmaz mı? Üstünü açıp duruyorsun geceleri, dikkat et.
Ama ölme Gazze lütfen.

Gazze ölme…

Ölme kızım.

TARIK TUFAN

6 Ocak 2009 Salı

Hadi , yapsana Amca!

2002 yılıydı. İsrail yine tank ile, top ile, füze ile ölüm kusuyordu.
İktidardaki (ulusal solcu) Ecevit, (milliyetçi) Bahçeli, (liberal) Yılmaz koalisyonu, Genelkurmay'ın büyük ısrarıyla İsrail ile tank anlaşması yapıyordu.
Başka bir ısrarla bunun aleyhinde "durmadan" yazanlardan biriydim. Belki de en ısrarcı ve inatçı yazılardı.

Birkaç açı vardı:

1. Yine tam Filistinlilerin katledildiği bir zamanda bu iş yapılıyordu.

2. Katliam silahlarının kaynağı olan İsrail devlet şirketi IMI tam bir mali krizdeydi ve Türkiye'den alınacak ihale ölüm kusan tanklara ilaç olacaktı.

3. İhale şaibeliydi. Komisyoncular, aracılar ve sivil ile askeri şaibeler. Eski bir tankın modernizasyonu için İsrail'e verilecek para neredeyse yeni nesil bir tankın fiyatı kadardı. İtiraz eden kimi görevlilere el çektirilmişti.
O zaman, ihale bedeline konan belirsiz bir miktarı da hesaplamış ve "yüzde"yi de yazmıştım.

4. Bu işin pekala yerli firmalarla da yapabileceği belirtiliyordu. Yan sanayi de dahil.

Kıvrık oğlu
Bu ısrarlı karşı çıkışlara dönemin Genelkurmay Başkanı'nın cevabı çok ağır, çok incitici, aslında tam hakaret davalıktı.
Hani, halefi komutanın kadehinde şarap mı kola mı olduğuyla çok ilgili, hani "yirmisekizşubatbinyıl"cı Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, "Bu ihaleye karşı çıkanlar Yahudi düşmanı doğmuş" deyiverdi.
Ama ihalenin kamu vicdanındaki yaralarını, ihaledeki şaibeleri dert etmedi.
Mesela, "ihale"yi savunan yazısında Ertuğrul Özkök' ün aktardığı gibi...
"Filistin'de durum kötüleşiyor. Böyle bir dönemde ihaleyi İsrailli şirkete vermemiz doğru mu?" diye tereddüt eden Ecevit'e, Özkök'ü sevinçli bir telaşla yazısına "O soru soruldu, cevabını asker verdi" aşlığını attıran ve vicdanı muhtemelen sızlayan Başbakan'ı da ezen cevabı vurmuştu.

Ayıptır
O dönemden arşivde iki "karşı tavır" daha var.
1. "Tank ihalesi askıya alınmalı. Dışarıdan gelen paranın adresi birileri tarafından belirleniyor, bu yüzden ihale İsrail'e veriliyor. İhale askıya alınmalı."
2. "Tank modernizasyonunun Türkiye'de yapılmaması büyük ayıp. Böyle bir ortamda İsrail'e tank ihalesi verilemez. Bir an önce askıya alınmalı. Türkiye'nin bu ihaleyi iptal etmemesi ayıp. Bu, ülkemiz için kanayan bir yaradır. İSRAİL SALDIRGANLIĞINA ONAY VERMEK VE GÖRMEZLİKTEN GELMEK ANLAMINA GELİR. Ayıptır, basiretsizliktir."

Askıya ya!
2002 yılı nisan başlarındaki bu demeçlerin iki sahibi bugün başka konumlarda.
1 Numara, yine o günkü gibi AKP Genel Başkanı ve bugün Başbakan.
2 Numara, o günkü AKP Genel Başkan Yardımcısı, bugün Cumhurbaşkanı.
İkisi de, eminim ki içtenlikle, İsrail'in bugün de ölüm kusmasına tepki duyuyor.
Ama ikisi de bugün "iktidar ve devlet"; eminim ki, önceki hükümete atıp tuttuklarını kendilerine söyleyemeyecekler.
Ayna önünde kendileriyle hesaplaşmayacaklar. Partilerinde bu yönde bir eleştiriye maruz kalmayacaklar; kimse gıkını çıkarmayacak.
Henüz daha yeni verilmiş 167 milyon dolarlık bir ihale var İsrail'e, Gazze'ye saldırıdan hemen önce, İsrail Başbakanı Ankara'yı uyuttuğu veya hipnotize ettiği sırada; askıya alsalar ya!
Şu anda İsrail'in lehine 2 milyar dolara yaklaşmış silah ticaretimiz var; skıya alsalar ya!
Yine kendileri Erbakan iktidarı üyesi iken, İsrail'e verilmiş imtiyazlar var; serbest ticaret ve ölüm kusucu İsrail uçakları ile bizim topraklardaki kankalık gibi; askıya alsalar ya!

Aynen öyle
Bize diyebilirler ki... "Devlet işi başka".
Biz de diyebiliriz ki... Bunu, öldürülen Filistinlilere, ablukada açlıkla, korkuyla, travmayla zaten yarı ölü iken, tankımıza kanka tanklar ve uçaklarımıza kanki uçaklarla yüzde yüz öldürülen çocuklara anlat Amca!
Kim demişti, "İsrail saldırganlığına onay vermek ve görmezden gelmek" diye.
Kim demişti, "Ayıptır, basiretsizliktir" diye.
Kim demişse, bugün de aynen öyle! Aynen iade!

Umur Talu / Sabah